CHP, kuruluşunun 100. yıldönümü dolayısıyla Ankara Anıtpark’ta sanatçı Candan Erçetin’in de konser vereceği bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe, CHP’nin eski Genel Başkanları Hikmet Çetin ve Altan Öymen ile eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da katıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, etkinlikte şu konuşmayı yaptı:
Bizler; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten günümüze; ülkemizin demokrasi tarihinde eşsiz yere sahip bir partinin mensuplarıyız. Büyük Atatürk’ün, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyetimizle birlikte ‘iki büyük eserinden biri olarak’ nitelendirdiği CHP bugün itibariyle 100 yaşında. Cumhuriyet Halk Partimizin 100. yaşı kutlu olsun. Tüm Cumhuriyet Halk Partililerin 100. yılları kutlu olsun.
Partimizin ilk programı da 8 Nisan 1923’de Atatürk’ün imzasıyla açıklanan ve bir beyanname niteliği taşıyan ‘9 Umde’dir. Yani 9 ilkedir. 9 ilkenin ilk maddesi şöyledir; ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare yöntemi halkın doğrudan doğruya kendi kaderini belirlemesi esasına dayanır. Ulusun gerçek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında hiçbir kişi, hiçbir makam, hiçbir güç milletin kaderine egemen olamaz.’
“HER BİR TARTIŞMA CHP’Yİ BÜYÜTEN, GÜÇLENDİREN SONUÇLAR DOĞURMUŞTUR”
Bu temel ilke doğrultusunda parti içi tartışmalardan da çekinmemiş; aksine parti içi tartışmaları yenilenmenin aracı olarak kabul etmiştir. Her bir CHP’li; etik ilkelere bağlı kalınarak yapılan tüm tartışmaları, Büyük Atatürk’ün önderliğinde başlayan ve ülkemizin kalıcı olarak demokratikleşmesi hedefini taşıyan devrimci mücadelemize bir katkı olarak niteler. Bu bağlamda, yüzyıllık tarihimiz boyunca yaşadığımız tüm tartışmalar, yeni ve güçlü başlangıçlarımız için bir liman vazifesi görmüştür. Her bir tartışma CHP’yi büyüten, güçlendiren sonuçlar doğurmuştur.
“GÖRECEKSİNİZ, YAKINDA KADIN DEVRİMİNİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
100. Yılımızda nasıl bir Türkiye istiyoruz? Bir, Üniversiteleri özerk, bilgi üreten, teknoloji devrimini yaşatan bir Türkiye… İki, geleceğini yurt dışında arayan değil, emeğini, bilgisini ülkesi için harcayan, ülkesi için kullanan gençlerinin ve vatandaşlarının mutlu olduğu bir Türkiye istiyoruz. Üç, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebildiği, hapishanelerinde düşüncelerinden ötürü hiçbir tutuklunun, hükümlünün bulunmadığı bir Türkiye istiyoruz. Dört, devlet yönetiminde liyakatin egemen olduğu, devleti oluşturan kurumların kendi kültürlerini oluşturdukları, inşa ettikleri bir Türkiye istiyoruz. Beş, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu, adaletin, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaate göre gerçekleştiği bir Türkiye istiyoruz. Yani ‘darbe hukuku’ndan arınmış bir Türkiye istiyoruz. Altı, siyasetin ahlaki temeller üzerinde yapıldığı, dinin, inançların, kimliklerin siyasete alet edilmediği, inançlara, kimliklere ve yaşam tarzlarına saygı duyulduğu, hiç kimseye ikinci sınıf vatandaş muamelesinin yapılmadığı bir Türkiye istiyoruz. Yedi, kadın erkek eşitliğinin sağlandığı, doğa haklarının korunduğu bir Türkiye istiyoruz. Bir parantez açayım bu arada. Göreceksiniz, yakında kadın devrimini gerçekleştireceğiz. Sekiz, basının, yani medyanın iktidarlar tarafından baskılanmadığı, gazetecilerin hapse atılmadığı; gücü, yani iktidarı koşulsuz destekleyen medyanın kamu kaynaklarıyla beslenmediği bir Türkiye istiyoruz. Dokuz, kamu kaynaklarını harcayan iktidarın harcadığı her kuruşun hesabını verdiği bir Türkiye istiyoruz. Yani devlet yönetiminin şeffaf olduğu Türkiye istiyoruz. On, kuruluşundaki felsefeye uygun olarak ‘yurtta barış, dünyada barış’ ilkesinden vazgeçmeyen bir Türkiye istiyoruz. On bir, küresel çaptaki tüm gelişmeleri izleyen, iklim değişikliğinden teknolojiye kadar sorunları gören, çözümü için planlama yapan, yaşam kalitesini yükselten bir Türkiye istiyoruz. Yani siyasal bağımsızlığını ekonomik gücüyle güvence altına alan bir Türkiye istiyoruz. On iki, Milli Kurtuluş Savaşını yöneten Gazi Meclisin, yolsuzlukları aklayan değil, bir kişinin iradesine teslim olan değil, kuruluşundaki ruha dönmeyi amaçlayan bir Türkiye istiyoruz. On üç, tüm bu ve benzeri hedeflerin gerçekleşmesi için eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan, kişinin sorgulama kapasitesini geliştiren, laik ve bilimsel eğitimin vazgeçilmezliğini savunan bir Türkiye istiyoruz. Yani ‘fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ nesiller yetiştiren bir Türkiye istiyoruz.
“CUMHURİYET HALK PARTİLİLERİN BUGÜN İÇİN EN ÖNEMLİ GÖREVİ, GELECEĞE EMİN ADIMLARLA YÜRÜMEKTİR”
Bunları gerçekleştirdiğimizde hep birlikte büyük bir değişime, dönüşüme imza atmış olacağız. Bu imza sadece bizim değil, bu güzel ülkenin gençlerine, kadınlarına, çiftçilerine, bilim insanlarına, iş insanlarına yani hepimize ait olacak. Bize göre Cumhuriyet Halk Partililerin bugün için en önemli görevi, bu zamana kadar buluşamadıklarımızla da buluşarak geleceğe emin adımlarla yürümektir.
“CHP, GERÇEKLEŞEN DEVRİMLERİN ÖNCÜSÜDÜR”
CHP, Türkiye’nin Bağımsızlık Savaşı’nın ve onun devamında gerçekleşen devrimlerin öncüsüdür. CHP’nin tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle özdeştir. 100 yıl boyunca Mustafa Kemal’in dediği gibi, ‘Memleket ve milletin her türlü dayanaktan mahrum bırakıldığı, uğursuz bir hengâmenin yaşandığı bir dönemde, herkesi çatısının altında buluşturan mukaddes, devrimci bir parti’ olmaktan vazgeçmedik. Asla ve asla vazgeçmeyeceğiz. O nedenledir ki; CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluğu yıkacak tek adrestir. Çünkü; CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluk aşılanamayacak tek adrestir. Biz başaracağız; tek adam rejimine karşı, diktatörlüğüne karşı elbette biz kazanacağız. Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız… Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi… Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…”